Dünya gündemi ülkemizden daha karışık. Her yeni gün yeni bir durumla karşılaşıyoruz.Kim dost kim düşman belli değil.Bugünün müttefikleri yarın hasım haline dönüşebiliyor.Global ölçekte durum böyleyken bölgesel boyut daha karmaşık.Dengeler her gün değişiyor.Her gün yeni bir dünya tasavvuru ortaya çıkıyor.Hal böyleyken Türkiye’nin AB ve ABD’ye rağmen oluşturduğu üçlü inisiyatifi (Rusya-Türkiye-İran)
9 Temmuz 2019 tarihli yazımda AK Parti’den ayrılıp yeni siyasi oluşuma yönelen Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu’na atfen bazı sorular yöneltmiştim. Bunlardan birkaçını yeniden hatırlatmak istiyorum;“Yeni Hareket protest bir anlayışı mı barındıracak. Yani on yedi yıl içinde tasfiye edilenlerin Erdoğan’a olan kızgınlıkları nedeniyle bir araya geldiği
10 yılı aşkın bir zamandır bu köşede yazıyorum. Pek çok konu ve kişiye dair yazılar yazdım. Özellikle 17-25 Aralık sonrası FETÖ belasının tahrip edici etkileri ve ülkemize verdiği hasarın tehlikesine binaen devleti merkeze alan refleksle hareket ettim. Ülkemiz-devletimiz-milletimiz için Erdoğan ve AK Parti iktidarının devamının ne kadar önemi haiz
İnsanlar soruyor; 'Cengiz Bey; değişim değişim diyordun, Allah aşkına değişen ne var.' "İl teşkilatlarında güya değişim yapılacaktı, Hani; yeni, yepyeni, cevval, yıpranmamış, dürüst, azim ve inançla çalışacaklar gelecekti, Yorulanlar, yıprananlar, ayarı bozulanlar, taklacılar, yalakalar, kendini düşünenler gidecekti, Devlet için, millet için, bayrak için, vatan için, parti için, hükümet için
Türkiye Cumhuriyeti 16 Nisan referandumuyla tarihinin en kritik dönemecine giriyor. 16 Nisan öyle önemli bir süreç ki; ülkemiz prangalarından kurtulacak, koalisyonlar dönemi kesin şekilde ortadan kalkacak, bürokratik oligarşi ve halka yukardan bakan devletçi elitizm sona erecek, karar alma mekanizmaları hızlanacak, Yürütme Organı işlevselleşecek… Kısaca devlet-millet bütünleşmesiyle ülkemizin
