Hem gelenek, hem gelecek: ‘Ali Koç’

Merhaba Sevgili Ogün Gazetesi okurları bu hafta kişiliği ile son derece saygı duyduğum, genç olmasına ülkemizde ve dünyada söz sahibi olan bir iş adamını Koç gurubunu varislerinden Ali Koç’u anlatacağım sizlere…
Koç ailesinin fertleriyle alakalı bir şeyler yazmak istediğinde insan Cumhuriyet’in kuruluşuna kadar gitmeden edemiyor. Çünkü Koç ailesinde üç kuşağı nazarı dikkate almadan söylenecek sözler eksik kalıyor kanaatindeyim.
Günümüzde artık Cumhuriyetin kuruluşuyla birlikte anılan ve adeta bir Türkiye gerçeği ve geleneği olan Koç ailesi ve Koç Grubunun temelleri 1901 de Ankara’da Annesinin tabiriyle “üzümlere alaca düştüğü zaman” doğan Rahmetli Vehbi Koç ile başlamıştır.
1917 yılında Ankara’da Karaoğlan caddesinde esnaflık yaparak başlanan ticari hayat serüveni 1937 de İstanbul’da da şube açılmasıyla İstanbul’a da taşınmıştır. Cumhuriyet’le eş zamanlı olarak Ülkenin varlığıyla var olan Koç ailesinin gelişimi en temelden zirveye adım adım, yıllara bağlı bir içerikle kuşaktan kuşağa tevarüs ederek, günümüze kadar gelmiştir. Günümüzde ise Türkiye’nin en kurumsallaşmış ve medarı iftiharı bir müesseseler zinciri olarak zirvedeki yerini almıştır.
Rahmetli Vehbi Koç ile başlayan bu iftihar süreci Rahmi Koç’la (Allah sağlıklı uzun ömür versin) süregelmiş olup, günümüzde ise Mustafa Koç ve Ali Koç ile devam etmektedir.
Koç Ailesi daima her yeni jenerasyonuna Rahmetli, medarı iftihar Vehbi Koç’un prensipleriyle eğitim sürecini ve onun pratik çalışma deneyimi kazandırmayı en temel prensip edinmiştir.
Ben de siz değerli okurlarımıza bu hafta ‘Bir Portre’ köşemizde Koç Ailesinin en genç ferdi ve Koç Grubu yöneticilerinden olan Vehbi Koç prensipleri ile donanmış Ali Koç’u yazmaya karar verdim.
Ali Koç, 2 Nisan 1967’de yılında İstanbul’da doğmuş olup, Rahmi Koç’un en küçük oğludur.
Londra’da Harrow School’dan mezun olmuş olup, Rice Üniversitesi’nden diplomasını almasının ardından, Harvard Üniversitesi’nde yüksek lisans yapmıştır. ABD’de çeşitli kuruluşlarda çalıştıktan sonra Koç Holding A.Ş. yönetim kurulu üyesi kurumsal iletişim ve bilgi grubu başkanı olan Ali Koç, Nevbahar Demirağ ile evli ve iki çocuk babasıdır.
Ali Koç’un eğitim ve çalışma sürecine bakınca gözlediğimiz en temel şey aile geleneğinde bulunan kaliteli eğitim ve pratikle yoğrularak bir noktaya gelme felsefesini çok bariz müşahede etmekteyiz. Kendisi de bu geleneğin en etkin uygulanmasının fiili aktörü olmuş ve bu süreci başarıyla ifa ederek şu anki noktaya gelmiştir.
Ali Koç, aynı zamanda Fenerbahçe Spor Kulübü’nün yöneticilerinden biridir. Bu günlerde davası görülen Türk Futbolu için kritik günlerde Fenerbahçe gibi büyük ve temelleri Cumhuriyet’le eş zamanlı atılan bu Kulüpte yöneticilik yapıyor olması ile çok önemli adımlar atılmasına vesile olmuştur. Başlatılan dava süreci içerisinde sinirlerin gerildiği anlarda bile Ali Koç çok büyük olgunluk ve basiret göstererek yatıştırıcı ve itidal tavsiye edici tavırlarıyla çok büyük bir misyon ifa etmiştir. Bu görevini yerine getirirken bile aile geleneğinden aldığı olgunluk, itidal ve sorun çözücü vasfı ön plana çıkmış, kulüp taraftarlarının bile sinirlerinin çok fevri düzeylere geldiği anlarda onun konuşmaları, açıklamaları ve sükûnet içerisindeki girişim ve çalışmaları, gerek kitlesel gerekse de yönetsel taşkınlıkları engellemiştir.
Ali Koç, aynı zamanda gelişmekte olan ülkelerde etkin girişimcileri destekleyen, ekonomik gelişime katkıda bulunmak amacıyla kurulmuş uluslar arası bir sivil toplum kuruluşu olan Endeavor Türkiye Yönetim Kurulu üyelerindendir.
Bendeniz Koç ailesini yakın tanıyan biri olarak Rahmetli Vehbi Koç ile çok küçük yaşımda uzun sohbetler yapma şansını yakalamıştım. Daha sonra Rahmi beyefendi ile de birçok sohbet ve ortamda bulundum. Tabi ki! Mustafa ve Ali Koç’u da bu vesile ile daha çok ufak yaşlarından bu yana tanıma imkânım oldu. 1983-87’li yıllarda nerede ise yan yana sayılacak kadar yakın yalılarda oturmuştuk. Bu iki gencinde bir gün dedelerinden gelen mirası en iyi şekilde taşıyacağını daha o yıllarda anlamak zor değildi ve öylede oldu. Bugün bu iki genç adam Koç ailesinin en üst düzey iki yönetmeni ve başarı ile görevlerine devam ediyorlar. Bendeniz bu iki gençten bu Portremiz de en ufak kardeşi seçtim ancak tüm iltifatlarım büyük kardeş Mustafa Koç içinde aynı şekilde geçerlidir.
Ali Koç, yaşına, konumuna ve bulunduğu yere rağmen kesinlikle kendini bozmamış son derece beyefendi bir insandır. Küçüğü ve büyüğü ile nasıl davranılacağını bilen asla şımarmamış bence tam bir asilzadedir. “Bir yere gelmek zordur, ancak, orada kalmak çok daha zordur.”
İşte bu ailenin tüm fertleri bunu başarmış ve Koç ismini geriye değil ileriye taşımışlardır ve taşımaya da devam edeceklerinden şüphem yoktur.
Sevgili okurlar bırakın ülkemizi dünyada da Koç gibi ailelere büyük ihtiyaç vardır, zira bu tip ailelerin olması yeni yatırımlar, yeni iş alanları ve milyonlarca işsize iş imkânı demektir. Onlar dünyanın artık her yerinde aranan ve keşke bizim Ülkemizde de yatırım yapsa denen az miktarda guruplar zincirinin bir halkasıdır. Belki yazımız Ali Koç’tan çok Koç ailesinin Bir Portresine döndü ama Ali Koç’suz bir Koç gurubu düşünemediğim gibi Koç Gurupsuz da Ali Koç’u düşünüp, anlatmak mümkün değildir.
Dün gibi hatırlıyorum, bir gün Ali Koç’a, “Dedeniz Vehbi bey için eli sıkı derlerdi, mesela bahşiş vermeyi sevmez ya da az verir denirdi? Sizce öylemi idi ve öyle ise sizin eliniz açık mı yoksa dede gibi mi?” dediğimde, Ali Koç hiç düşünmeden şu cevabı vermişti; “Dedem gereksiz ve emeksiz kazanca karşı idi. Bahşiş verirdi ancak abartılmasının yanlış olduğunu düşünürdü. Ancak bunun yanında Ülkesi için hayırlı olacak her yerde vardı. Örneğin eğitime çok büyük önem verirdi. Ülke gençlerinin mutlaka eğitilmesi taraftarı idi ve bu uğurda gerekirse tüm servetini düşünmeden bağışlardı. Bu konuda Koç gurubunun yaptıkları da meydandadır. Bana gelince, dedem gibi miyim, bilmiyorum ama dedemin ve babamın yolunda yürümeye gayret ediyorum”
Ali Koç’un bu açıklamasının ardından bana söylenecek bir söz bırakmamıştı.
Ali Koç’un bu ülkenin geleceğine daha çok şeyler kazandıracağını düşünüyorum ve başarılarının ve de duruşunun hiç değişmemesini diliyorum. Biliyorum ki, ülkemiz insanı, Ali Koç’tan daha çok uzun yıllar bahsedecektir ve onlarla gurur duyacaktır.
Haftaya yeni Bir Portre’de buluşmak üzere sağlıcakla kalın sevgili okurlarım.
CENGİZ AYGÜN / BİR PORTRE