Siyaset Kimden Yana…

Bu sıralar Ankara’da ortalık toz-duman…
Bir, Halil İbrahim Sofrası’dır almış başını gidiyor.
“Yok efendim soframızı genişleteceğiz,
Soframıza buyursunlar.
Vay efendim, soframızda herkese yer var,
Gelin bakın tadına…” gibi gibi…
Bakıyorum da, sofra var ama sofra başları tutulmuş,
Oturan dirsekleniyor, kaldırılıyor,
Bir yandan da “gel gel” diye, ona-buna el ediliyor!
Üstelik sofra da boş,
Sofra Halil İbrahim Sofrası ama ortalıkta ne Halil var ne de İbrahim…
Televizyonların müdavim yorumcusu Ersan Şen Hoca sesleniyor oradan; “bari ben geleyim, sofranız Şen’lensin, sofranıza renk gelsin…”
Olur mu? Olur.
Çünkü Ersan Hoca onlardan daha tutarlıdır/renklidir ve ismiyle müsemma Şenlendiricidir!
Bu arada, şenlendirici dediysem, Hüsnü Şenlendirici demedim ha…
Aslında, o da gitse olabilir,
İyi de olur ve hiç olmazsa klarnetiyle olmayan sofrada, şenlendirici olur!
Belli mi olur; belki, aday bile olur!
Garip şehirdir şu Ankara,
Her kafadan bir ses çıkıyor,
Herkes hamaset derdinde,
Herkesin amacı farklı, herkes nam peşinde!
Erdoğan ne kadar haklıymış, “bir aday çıkartamadınız derken”; maalesef hep birlikte gördük/görüyor ve yaşıyoruz.
Evet, bir sofra var ama trajikomik/muhalif dramatik ve güya adı da Millet İttifakı sofrası!
Sırf merakımdan soruyorum,
Hem de sinirden gülerek soruyorum;
Beyler,
Siz gerçek misiniz veya gerçekten bir sofra/masa olduğuna inanıyor musunuz,
Allah aşkına,
Siz ne yaptığınızın farkında mısınız yoksa farkında olmadan ne yaptığınızı sanmaktasınız!
Yaptığınız şey,
Havanda su dövmek, lidercilik oynamak ve hayali milletçilik etmekten başka ne ki…
Yok yok, yine kıyamadım size,
Bu kıyağımı da sakın unutmayın.
İstanbul, inisiyatif açısından çok renkli/zengin ve pratik,
Ben göndereyim isterseniz birkaç aday adayı size…
Siz kurduğunuz sofracıkta, sofracılık oynarken millet birbirine “sen aday olsana/sen sofraya otursana/sen bile daha iyi aday olursun” kabilinden mesajlar atıyor/capsler döndürüyor/cümle alem sizinle makara yapıyor!
Bak yine merak ettim ve yine soracağım.
Ama böyle de olmaz ki; siz de hep merak ettiriyorsunuz beni,
Sadece beni de değil; herkesi, tüm milleti merakta bırakıyorsunuz.
Sizin masanıza/sofranıza kim neden gelsin.
Dirsek atacak/düşürecek/kaçıracak kimseniz kalmadı da, yeni birileri mi gerek yoksa!
Sofraya zarafet katan tek bir kadın vardı…
Yazının devamını okumak için bağlantıya tıklayınız: https://www.ogunhaber.com/yazarlar/cengiz-aygun/siyaset-kimden-yana-102586m.html