Karakuşî Kadı: Götürün Bu Boyacıyı Asın!

Karakuşî Kadı diye tarihsel bir figür var.
Kimilerine göre hikmet sahibi/nüktedan ve çözüm odaklı bir zat,
Kimilerine göre de yolsuzlukları ile ünlü bir kadı…
Selçuklu döneminde yaşamış diyen de var, Selahattin Eyyübi devrinde de…
Fıkralarını anlatan Demirel ise Osmanlı Kadısı olarak bahseder…
Kimse kim ve ne zaman yaşamışsa yaşamış ama bir Karakuşî Kadı ve ona izafeten söylenip günümüze kadar “Hükm-ü Karakuşî” diye kavramsallaştırılan yargısal hikayeler var.
Ve, hukuk/kanun/mahkeme içerikli bazı konu ve kararlar gündeme geldiğinde,
Hele de, alınan bazı kararlar kamu vicdanında itirazlara yol açınca Karakuşî Kadı gelip gündemin baş köşesine oturuyor.
Başlayalım o halde biz de…
Hırsız bir evi gözüne kestirir ve etrafı kolaçan eder.
Şuradan mı girsem, buradan mı insem yoksa merdiven mi dayasam derken; en iyisi balkondan girmek demiş.
Sabırla beklemiş ve gece bastırınca bahçeye girip oradan balkona tırmanmaya başlamış…
Bir adım, bir adım ve bir adım daha,
Tam çıkmak üzere balkonun korkuluğunu yakalamış.
Ama bir anda balkon korkuluğu kopmaz mı…
Hırsız, saksı gibi pat diye düşmüş ve ayağını kırmış…
Sabah olunca, hırsız doğruca Karakuşî Kadı’ya gitmiş ve halini gösterip;
“Kadı Efendi,
Ben soymak için bir eve girecektim,
fakat balkon korkuluğu çürükmüş ve koptu.
Ben de düşüp ayağımı kırdım!” demiş.
Karakuşî Kadı pek bir şey anlamamış…
Yazının devamını okumak için bağlantıya tıklayınız: https://ogunhaber.com/yazarlar/cengiz-aygun/karakusi-kadi-goturun-bu-boyaciyi-asin-102509m.html