30 gemi ayçiçek yağı, gelse ne olur gelmese ne olur!..

“…Madem olağanüstü bir dönemdeyiz,
Madem yeni bir düzen kuruluyor,
Ve madem Rusya-Ukrayna savaşında, Batı Rusya ve Putin’i şeytan ilan edip; yaptırım ve ambargolarla köşeye sıkıştırıyor,
Biz de bu krizi fırsata çevirelim ve Çin/Rusya/Türkiye arasında daha yoğun bir ittifak ve işbirliğine gidelim.
Hatta Türkiye olarak bu iki ülke ile milli para birimleriyle ticaret yapalım…” diye yorumlar/yaklaşımlar ve öneriler duyuyorum, okuyorum.
Çünkü,
Savaşın iki tarafıyla da konuşan tek ülke Türkiye imiş,
Putin, Türkiye’nin görüşlerine çok önem veriyormuş,
Keza Ukrayna, Türkiye arabulucu olsun/garantör olsun/müzakere görüşmeleri İstanbul’da yapılsın demişmiş!..
Arkadaşlar,
İdealite ile realite her zaman örtüşmez.
Hatta hiçbir zaman örtüşmez.
Örnek vereyim;
“Dünya Barışı/adil bir dünya/kişi hak ve özgürlüklerinin maksimum olduğu bir dünya”.
Bu bir idealitedir.
Buna karşı gelecek kimse olur mu?
Hasta ruhlu değilse ve aklını yitirmemişse, kimsenin itirazı olmaz.
Peki, bir de realiteye bakalım.
Böyle bir dünya oldu mu hiç,
Bir yıl önce/yüz yıl önce/beş yüz yıl önce ve hatta bin yıl önce böyle bir dünya olmuş muydu; bir düşünün lütfen!..
Sadede gelirsek;
Devletler bireyler gibi hareket edemez.
Devletlerin dünden bugüne, bugünden yarına projeksiyonları/planları/programları olur.
Bir de o devletin kendine has/özde değişmeyen ama değişen ve gelişen zaman çerçevesinde güncellenen bir paradigması olur.
Bu paradigma o devletin genel karakteristiğini yansıtır ama ana önceliği milletiyle birlikte ülkesel hayatiyetinin devamıdır.
Bireyler, Mandıra Filozofu gibi…
Yazının devamını okumak için bağlantıya tıklayınız: https://www.ogunhaber.com/yazarlar/cengiz-aygun/30-gemi-aycicek-yagi-gelse-ne-olur-gelmese-ne-olur-102170m.html