Türkiye doğru yoldadır ve asla durmamalıdır..

‘America Alone’, Amerika yalnız…
Amerika yalnız.
Sadece yalnız mı.?
Aynı zamanda itibarsız,
Saygısız, sempatisiz ve kancıl.
Güvenilirliğini de bitiriyor.
Dünya sathında Amerika aleyhtarlığı çok hızlı şekilde artıyor.
Çünkü Amerika tutarsız,
Amerika çelişik,
Amerika’da birkaç “Amerikacık” var.
Her kafadan bir ses çıkıyor.
Pentagon ayrı telden, CIA ayrı telden, Beyaz Saray başka bir makamdan çalıyor.
Kurumsal bütünlük bitmiş.
Dışişleri Bakanı’yla, Dışişleri sözcüsünün sözleri bile birbiriyle tutarsız.
ABD Başkanı Trump, Erdoğan ile telefon görüşmesi yapıyor.
Beyaz Saray açıklaması fecaat.
Görüşmeyle alakasız söz ve söylemler içeriyor açıklama.
Basit bir hata mı bu.?
Hayır değil.
Bilinçli bir sabotaj ve resmen, hizipler arası çatışmanın dışavurumu.
Düşünün lütfen…
Türkiye’nin Afrin’e yönelik “Zeytin Dalı” Harekatı başladı ve sekiz gün geçti.
Sekiz günde neredeyse, 18 değişik açıklama işittik ABD yetkililerinden ve kurumsal temsilcilerinden.
Sadece Türkiye değil; bütün Dünya, bu çelişik ve paradoks beyanatlarını takip ediyor şaşkınca, ABD’nin.
Peki Amerika bu hallere nasıl düştü..?
Hep vurgulamıştım.
ABD’yi kimin veya hangi zihniyetin yöneteceğiyle ilgili kavga fasılasız/fasılalı sürüyor.
Ve hatta gün be gün tırmanıyor.
İki ana akım olarak söyleyecek olursak; “Akıl” mı yönetecek, yoksa “Silah” mı.?
Yani “aklı” önceleyen ve etkinliği sadece ABD ile sınırlı olmayan kesim mi, yoksa; Pentagon-NeoCon-Evangelist-Yahudici zihniyet mi…
Özellikle ülkemiz ve coğrafyamız açısından bakınca; Pentagon-NeoCon kesimin görüntüselliği öne çıkıyor.
Ama dünya hakimiyeti “akılla” sağlanır diyen kesim, oyun içinde oyun kuruyor oynuyor ve şuanda ABD’yi yönettiğini sananları bile, kendi oyunlarında oyuna getiriyor.
Rezil ediyor.
Her geçen gün, ABD denen dünya jandarmalığına soyunan zihniyet kendi çelişkileriyle, itibar ve mevzi kaybetmeye devam ediyor.
Ha… Hafife aldığımı sakın düşünmeyin.
Pentagon-NeoCon ve Yahudici kesim hiç de öyle kolay lokma değil.
Bunlar, küresel iktidarı ve dolayısıyla ABD yönetiminde etkinliklerini kaybetmemek için; ABD’yi de, Dünya’yı da ateşe verecek kadar gözü kara ve pervasızlar.
Bu tespitimi de, bir kenara koyuyorum.
Coğrafyamızda yaşananlara bakınca; ABD gibi bir ülkenin terör örgütleri üzerinden vekalet savaşlarını görünce, hibrit savaş denen bulanık ve kirli savaşı dibine kadar kullanma yanlısı acımasızlığı ve inadı görünce; bu kesimin hem ABD ve hem de Dünya için ne büyük bir tehlike olduğunu görebiliriz.
Türkiye ne yapıyor ve yapacak..?
Türkiye doğru yolda ve 2017 başı ve özellikle ikinci yarısından itibaren, oyunu kuralına göre oynamaya başladı.
“Akıllı diplomasi” ile “Bilek gücünü” harmanlayarak, ilkesel ve bölgesel bazda bekasını koruma ve savunma stratejisiyle hareket ediyor.
Afrin Harekatı için akıllı ve akılcı bir hazırlık süreci yaşadı.
Bugünlere gelmeden, ABD’nin Pentagonist yönetimine karşı ittifak oluşumunun ve öneminin farkına vararak adımlar atmaya başladı.
“Aklı” önceleyenlerle asgari müştereklerde ve ülkesellik düzleminde, pek çok uluslararası hadiselerde birliktelik oluşturarak en uygun adımları attı/atıyor.
Katar Ambargosu, Kuzey Irak Referandumu ve son kertede BM’de Kudüs oylamasında; “akılcı bir diplomasiyle” küresellik arzeden bir “ortak cephe” oluşumuyla hareket etti.
Bu ise bize, Afrin Harekatı konusunda oldukça verimli bir zemin hazırladı.
Adeta Pentagon ABD’sinin söylem ve eylemleri devletimize bu adımı atması için mümbit bir gerekçe oluşturdu.
Bakınız…
NATO, İngiltere, Hollanda ve pek çok etkin mahfiller ülkemizin güvenliğine istinaden başlattığı bu harekatın meşruiyeti konusunda harekata olumlu açıklamalar yaptı.
Fransa’nın “sivillerin korunması” söylemli, göstermelik, BM Güvenlik konseyini acil toplantıya çağırmasından başka uluslararası bir girişim olmadı.
Daha önce de yazdım ve yeniden söylemekte fayda görüyorum.
Afrin’le başlayan harekatı, hedeflenen amaç elde edilmeden asla bırakamayız ve bırakmamalıyız.
Irak ve hatta İran sınırına kadar, sınırlarımızı teröre karşı güvenilir kılmadan vazgeçemeyiz.
Asla vazgeçmemeliyiz de…
Çünkü Pentagon ABD’sinin karşısındaki “güç ve Akıl” bu noktada bize destek veriyor.
Aslında o ”Akıl”, bir taşla birkaç kuş vuruyor.
Hem ülkemizle asgari müştereklerde yeni yüzyıl planlamasına dair ittifak oluşturuyor, hem de; en büyük hasmı konumundaki NeoCon-Pentagon ABD’sinin gücüne darbe vuruyor.
Çünkü bu kesim; ABD üzerinden oluşturmayı düşündüğü “küresel hakimiyeti” tesis etme noktasında Pentagon’culardan ayrışıyor.
Aralarında,çok ciddi yöntemsel ayrılıkları var.
Pentagon’cular, terör örgütleri üzerinden vekalet savaşlarıyla, bulanık ve kirli bir organizasyonla; yakarak, yıkarak ve sonrasında hedef coğrafyalarda kaos oluşturarak elde etme yaklaşımını benimsemişler.
Ki; şuanda Yemen, Afganistan, Katar, Ukrayna, Arabistan, Irak ve Suriye’de yaptıkları aynen budur.
Bu, Pentagon zihniyetinin alışkanlık haline getirdiği “Soğuk Savaş Dönemi” refleksinin kötü bir uygulamasından başka bir şey değildir.
Ama, “Akıl” diyen kesimin yönetsel mantalitesi daha revize, çağcıl ve dönemin ruhuna adapte edilen yeni bir kombinezon şeklindedir.
Bu kesim;
Çift kutuplu dünya dönemindeki refleksi; adeta modifiye edip, yeni bir vizyonla hakimiyet kurma ve yeni yüzyıl planlama yaklaşımındadır.
Bunun ise en temel dinamiği, terör örgütlerini kullanmak yerine; devletlerle ilişki, ittifak ve iletişim oluşturulması tercihidir.
Savaştan ziyade; “akılcı diplomasi”yle etkileme, ele geçirme ve kullanma şeklindedir.
ABD’nin karakolu ve figüranı ülke söyleminden ziyade; “ortaklık, stratejik birliktelik, ortak akıl” gibi, yeni çağın cazip jargonu ve yaklaşımıyla hareket etmek özelliğindedir.
Hal böyleyken; bizim yapmamız gereken, bu iki güç arasındaki savaşımı dikkat ve ciddiyetle takip ederek, güçler dengesindeki yerimizi netleştirip, güven telkin ederek; ülkesel menfaatlerimizi mak……